8 Aralık 2010 Çarşamba

  
    Gecenin bu saatinde (2 sinde) kuzenimle playstation oynadık ben Manchester United takımını aldım maç sonunda gururlu başı dik bir şekilde 2-0 mağlup oldum:( ama cadılık yapacm yaa aaa sen bana bozuk kolu verdin benm futbolcm hızlı gitmio tıkanıo bunda bir iş var hepsini sıraladım durdummm ama hiçbiri yenildiğim sonucunu değiştirmedi:)
   Ama bugünün yarını da var elbet yeneceğim günler gelecek....
  iki gündür teyzemdeyim buradaki işlerimi halletmek için geldim ama şu iki gün baya bir dolu geçti.. dün kuzenimde kaldım akşam yemek yee küçük osmanı izle sonra dvd aldık gece film izleyelim die melekler şehri romantik bir film aslında romantik filmleri pek sevmem, aşka dair hiçbir şeyi sevmezdim ama şimdi tam tersi durumdayım aşka dair herşeye varım...:)
Neyse sabah teyzeme geçtim kuzenimin eşinin iş görüşmesine gitmesi lazım kızını bana bıraktı daha 1 yaşında gitmedende mamasını yiyip uyutmamı rica etti tmm dedim
ama olay bundan sonra başladı....
ilk başta hanımefendinin canı puding istedi bi güzel yedirdim annesi 4 gibi uyutmamı rica etti.
vakit geldi ama uyutmadan önce mama yemesi lazım anası nasıl yapacağımı anlattı sütü ısıttım içine 7,8 adet bebe bisküvisi iyice erit sonra çalkala ver:) hepsine birer birer uydum ama bunları yaparken halimi görseniz tam bir komedi hiç bebe maması hazırlamadım ki nerden bileyim...  tabi üçkağıtçı cadı da beni ii yiyo:) biberonu eline verdim ayağıma aldım hem sallayıp uyutcm hemde mamasını yiycek ama mamayı ağzına veriom sıcakkk die bastı yaygarayı çokta ısıtmadım ama allah allah bakıom ılık ama yine de bekletiom acaba bana soğuk ona sıcak mı gelio çocuk psikolojisinide anlamıyorum ki... biraz sonra yine veriom sıcakkk yine bakıom bu sefer soğuk, bide sohbet etmek istio bişiler söylüyor yarısını anlıyorum yarısını  anlamıyom bende uyusun die kedimin bütün hayat hikayesini anlatıp durdum pisi pisilere ayrı bir ilgisi var anlattıkça mutlu oluo...

en sonunda uyku kıvamına girdi mamayıda dayadım içti ama şu uyuması saat tuttum tam 45 dakika ve ben o dakikalarca ninni de ninni mi kedimi mi komşunun küçük oğlunu mu neleri söyledim yavv ne zor çocuk bakmak ama bir o kadar da zevkli bişey :)  annesi geldiğinde yavv dedim bu kızı uyutmak ne zorr mama veriom sıcak dio bakıom soğuk sohbet edip duruo ne iş neyse ki bu onun bir numarasıymış mama yememek için sıcak diomuş, uyumamak için de sohbet ediyomuşş eee anası benden ii tanıyo tabi kızını
ama sonunda kazanan ben oldum uyuttum eee biraz sallamaktan ayaklarım ağrısa da :)

Ama aramızda ayrı bir bağ var ablam benm deyip boynuma sarılınca allahım bende bütün yelkenler suya beni çok seviyo tabi bende onu
en son ona mandallardan ev yaptım:):)

5 Aralık 2010 Pazar



     Size dişçi maceramı anlatmak istiyorum, sizin için önemsiz olabilir ama benm için çoook önemli çünkü tırsa tırsa gittim... birkaç kere randevu alıp iptal etme neticesinde en sonunda cuma günü gitmeye karar verdm.
Babam ben ve kuzenim... kuzeniminde dişiyle ilgili problemi vardı neyse doktorun odasına girdik kuzenm aramızda şöyle bir diyalog başladı sen geç yok sen geç benm işim uzun yok yok benm işim daha uzun ikimizde korkmuş bir vaziyetteyken olaya doktor müdahale etti sen gel dedi bana... 
bende usulca oturdum koltuğa yirmilik dişim çekilecek ahaa bide ne göreyim ilk darbe iğne... iğne demeyin ne derseniz deyin çok korkuyomm aramızda bide iğne muhabbeti başladı bak acımaz ufacık vs vs vs... o ufacık ne acıtıo ama

doktora dur ilk önce sprey sıksanız o biraz uyuşturur ondan sonra iğne yapsanz dedim tmm dedi spreyi sıktı ama ben hala korkuyom iğne yavaş yavaş bana yaklaştıkça ben üç buçuk atmaya başladım en sonunda pısss acımadı sprey işe yaradı siz siz olun bnm gibi korkuyosanz sprey sıktırın ilk etapta ama yinede o korku yetti sonra doktor sen kalk uyuşmaya başlasın dedi kuzenim oturdu koltuğa ama o nasıl bir uyuşma konuşamıyom
ve ve ve sıra yine bana geldi ne denir ona pensemidir nedir onu görünce bir korku daha allahımm...o bana yaklaşınca durun dedim doktora noldu dedi eee peçete vermiycekmisiniz nie dedi eee kan akmıycakmı neyle silcem dediğimde bir gülme koptu odada doktorda pek bi espirili yok sana büyük boy kova getireyim peçete yetmez diye espiriyi patlattı saolsun, ama ben nerden bileyim taaa yıllar önce dişçiye dişimi çektirmeye gittim oda pek bir kötü deneyim olmuştu, doktor dişimi tam çekerken cnm bi yandı eline yapıştım bırakk acıyo die o çekio ben çekiom babam koştu elimi tutuyoo komik bir tablo çıktı ortaya, sonunda diş çekildi ama doktoru görseniz terler içinde kaldı bizimkilere sizin sülalede en korkak bu sanırım dio sonuç diş gitti tahmin ettiğim gibi peçeteye ihtiyacım olmadı ama bir hafta sonra diğer dişimin çekilmesi için randevulaştık ama ben her an kaytarabilirim bu kadar heyecan bana yeter...

bide nasıl bir psikoloji içindeysm dişimi çektiripte haberi olupta aramaynlara pek bir sitemkarım illa aramalılar geçmiş olsun vah vah demeliler bende çok acıdı demeliyim:)

26 Kasım 2010 Cuma

  

  Dün oturmuş odamda bi güzel ders çalışıodum taaa ki annemin evililik programını açıp sesini son ses vermesine kadar... şeytan dürttü tabi dersi bırakıp kulağımı verdim ama ne güldüm anlatamam
şimdik konu şöle başlıo Mehmet bey ile Yıldız hanım...
Mehmet bey 34 yaşında ve Yıldız hanıma talip oluyor buraya kadar herşey normal taa kiii yıldız hn 53 yaşında olmasına kadar ohaaa dedim bu adam yaşıtında bulamamışmı da bu kadına talip olmuş
abimizin dediğide bir hayli düşündürücü dışarıda ki bayanlara güvenmiyormuş bu program devlet gibiymiş güvenliymiş ulenn nesi güvenli çıkanların ne kirli çamaşırları çıkıo ya neyse...

aralarında şöyle bir konuşma geçio

*ablamız: evlenince nerede oturucaz
*abimiz: büyükçekmece
*ablamız: evin varmı sana mı ait
*abimiz: yok evim ama alırım o imkanı yaratırım (kemerleri sıkarız:)
*ablamız: ama ben büyükçekmece de  oturmam ben bebek sırtlarında oturmak istiyorum bana ordan ev alır mısın (buruşmuş bu yaştan sonra bebek sırtını napcaksa sen bu saatten sonra ahiretteki manzaranı düşün:)
*abimiz: yok alamam ordan orası çok pahalı

*tabi ordan biri el kaldırır durun bunlar evlenemez nie ki çünkü biri kova biri yay  burcu bunlar anlaşamaz olmazz olamazzz:) hayy allahım artık burçlara göre koca bulacağız

*başka atlayan bir izleyici yıldız hn kaliteli bir bayan bebekte oturmak ister... kaliteli iseniz bebekte oturmak lazım yoksa kalitesizsiniz bundan bu çıkıo aman allahım neyse yıldızcm sinemaya gider tiyatroya gider pek bir sosyalmiş ama beyimiz ole değilmiş....

Bir tane de teyzecağızımız var adı aklıma gelmio bir ara bi kanalın evlilik programına katılıodu teyzemiz 60 na merdiven dayamış ama gelen kocaları beğenmio sebep ise bağkurlu olmaları teyzem ssklı istiyo neymiş bağkur az maaş alıomuş yeni zam tutarlarına bakmış hükümet az zam yapmış teyzem akıllı vesselam hee bide gelenlerin doğalgazlı evi olacak sobalı evde oturmazmış kömüre elini süremezmiş ama bu teyzem zaten sobalı evde oturan kömür yakan birii haa bide gelenden elektrik alması gerekiomuş mecnunumu bekliyom gel gariii ben burdayım diede çemkirio arada bir allahım ne günlere kaldık tabi o kanalda koca bulamadı şimdi başka bi kanalda ssklı beyaz atlı prensini beklio...

bunları nerden mi biliom evlilim programlarına pek bir düşkün babam ve annemden hadi annemi anladımda babam ne anlıo bilmiyorum normalde dizi bile izlemeyen adam bunlara pek bir düşkün:)

yani kızlar siz siz olun ssk ya tabi koca bulun, bebekten başka yerde oturmam die tutturun kalitenizden ödün vermeyin:):)

18 Kasım 2010 Perşembe

    Bugünkü falıma bakayım dedim ne yazmışlar pek burçlardan anlamam ama nette dolaşırken bide onu okuyayım modundayım neyse bugün benim için çok hareketli ve bereketli bir günmüş yalan vallahi yalan akşama kadar evde oturdum yedim içtim başkada bişi yapmadım şansım açıkmış para konusunda
ama param yok ki ne parası buu bir yerden beklediğim bir şey de yok ...
   Birlikte olduğum insan hakkında bişi deseler inanıp üzülürmüşüm ulenn biri olsa tamamda kimsede yok kime üzüleyim hee bide böyle davransamda güveni ve ilgisi bitmeyecekmiş vayy beee... yavv şu fallara azcıkta bekarlar için bişi yazsalar olmaz mı ki hepmi sevgilisi olana
 hadi onu da geçtim bu aralar öksürüğüm varmış eee bu doğru öksürüp duruyorum ama falcı bununla yetinmio dio ki bunun sebebi fazla sigara içmemmiş beni benden iyi tanıo... falcım burdan sana sesleniom ben sigara içmem valla da içmem billa da içmem cnm falcım olmuyo böle...birazcık atmadan devamm......

17 Kasım 2010 Çarşamba

Aşk Duası


Nette dolaşırken şöyle bir yazı gördüm çok hoşuma gitti adı aşk duasıymış sizinle de paylaşmak istedim.

Rabbim
Bir insan koy kalbime
Ama o insan senin de
sevdigin olsun
Ve bana öyle bir insan sevdir ki
O insanin kalbi Seninle sevisen bir mabed olsun.
Beni öyle bir insanla bulustur ki benden önce
Onunla bulusmus olan sen olasin
Onunla el ele tutustugumuzda
Ikimizin uzerinde Senin elin olsun
Bana öyle gözler göster ki
Ben o gözlerden sana bakayim
Bana öyle bir sevgili ver ki
O gözler cennete acilan iki pencere olsun
Onunla oyle bir yolda yürüyelim ki
Kilavuzumuz sen olasin ey Rabbim
Oyle bir sevgili verki bana
Ona sarildigimda kainat bize baksin
Birbirine sarilsin
Sevgimiz kurtla kuzulari baristirsin
Bize bakip seytan Adem’e secde etsin
Günah sevap ugruna kendini feda etsin
Olüler birer birer uyansin sevgimizle
Bize öyle bir sevgili ver ki Rabbim!
Sevgimizde Muhammed sevilsin
Oyle sevelimki birbirimizi
Hz. Hatice göklerden bize seslensin
Ve desin ki
“Bak ya Muhammed bak su sevgililere onlar bizde… bizde onlardayiz.
Bak Askimiz birkez daha yasaniyor yer yüzünde..
Allah Askimizi öyle cok seviyorki binlerce insana yasatiyor..

Karar Verdim...

 Evet karar verdim ona mektup yazmaya aldım elime kağıdı kalemi duygularımı döküyorum kağıtlara kağıtlara diyorum çünkü kağıt dayanmadı off bu olmadı yaa bu yazı kötü kalemi beğenmedim git bir kalem al en güzelinden oda olmadı bir tane daha al kalemin olmamasından değil ne alaka bilmiyorum ama kalemde beğenmiyorum bir de baktım ki bana zarar kırtasiyelere kar sağlıyorum onlara bir katkım olmuşsa ne mutlu bana tabiki:) ama en sonunda yazdım...
  Bütün duygularımı yazdım onu nasıl sevdiğimi nasıl canımın bir parçası olduğunu bilsin istedim. Mektubu vermek için postaya mı atsam postacı getirmiş izlenimi yaratıp kendim mi götürsem derken hadi dedim şimdi sırası götür mektubu ait olduğu yere... gittim dolaş dur evinin adresi kapı numarasına kadar elimde ama yarım saat dolaş bulamadım bulamamanın üzüntüsüyle ağladığımı biliyorum acaba yapmamam mı gerekiyor baksana aynı yerde dönüyorum bulamıyorum bırak boşver deyip gittim
  vermedim mektubu 1 haftadır bende ama vermediğim için ya pişman olursam belki okuyacak belki de okumayacak ama ben bir şey yapmış olacağım kendim için sevgim için bugüne kadar cesaret edemediğim herşey için, bir kaç gün daha bekleyeceğim çünkü burada değil şehir dışında bayram dolayısıyla, gelsin vereceğim okusun ve bilsin ki onu ondan daha çok seven biri var bu dünya da 
  offf offf  ona burdan tek diyebileceğim şey günah değil mi bana yazık deği mi bana bu kalp sözüne feda sen yine sevme ben yeterim:(:(


Şimdilik yazımı Özdemir Asaf'a ait bir söz ile bitiriyorum...


Kim o, deme boşuna...
Benim, ben.
Öyle bir ben ki gelen kapına;
Baştan başa sen.

13 Kasım 2010 Cumartesi

Aşk dile gelmiş..!

Hep "aşkın dili olsa da konuşsa" deriz. İşte birgün aşk konuşmaya başlamış ve demiş ki:
- "Ey insanlı...k hep peşimden koştunuz, bana ulaşmaya çalıştınız. Aslında bana ulaştınız ama hiç farketmediniz. Benım için ağladığınız zaman bile size hep yalan belki de şaka gibi geldim. Bana hep yakıştırmalar yaptınız. Size bir hikay...e anlatayım.
Birgün küçük bir kedi kuyruğunu yakalamak için hep kendi etrafında dönüp duruyormuş ve büyük kedi dayanamayıp ne yapmaya çalışıyorsun diye sormuş. Yavru kedi de bana ancak kuyruğumu yakaladığım zaman mutluluğa ulaşacağımı söylediler. Ben de onun için uğraşıyorum diye cevap vermiş.
Büyük kedi gülmüş ve "ben de küçükken senin gibiydim. Hep kendi etrafımda döner, kuyruğumu yakalamaya çalışırdım ama birgün durdum ve düşündüm ve yürümeye karar verdim işte o zaman anladım ki zaten o benim peşimden geliyordu."
İşte şimdi anladınız mı?
Aşk bir kedinin kuyruğudur ki ona ulaşmak için peşinden koşmanız gerekmez, o zaten her hareketinizde arkanızdan gelir.


Bu hikaye çok hoşuma gitti sizinle de paylaşmak istedim...

9 Kasım 2010 Salı

O Benm En Kıymetlim

    Hiç başıma gelmez derken benimde başıma geldi aşk acısı...  ama karşılığı olması imkansız sadece rüyalarımda görebileceğim türden evet canım acıyor hemde çok hayır diyorum unut boşver ama yapamıyorum onu düşünemediğim bir saniye varmı sanırım yok beni tanımıyor tanısa ne fark eder onuda bilmiyorum tanışmak için ne yapsam die düşünüyorum acaba pat die karşısına mı çıksam, mektup yazıp posta kutusuna mı atsam belki sevgimin ne kadar büyük olduğunu anlar  hangisi karar veremedim ya da unutup gitsem mi?

  unutmalıyım evet bunu yapmalıyım derken tam başarıyorken birşeyler oluyor istemeden ona yakın oluyorum onu tanıyan birileri çıkıyor karşıma ondan bahsediyor sonra ona uzakken daha da yakınına gidiyorum offff napcağımı bilmiyorum ne yapmalıyım:(:(:(

8 Kasım 2010 Pazartesi

Şu saçımın başına gelenler...:(

    Evet başlıkta yazdığım gibi saçımın başına bu hafta gelmeyen kalmadı...suçlu ben miyim saçımmı yoksa aldığım boya yada boyalarmı bilemedim. bu hafta bir görüşmeye çağrıldım hadi dedim kendime bir çeki düzen vereyim tabi düzene saçımla başladım görüşmeden bir gün önce akşam aldım boyayı saçımı bir güzel boyadım aldığım renk kahve yarım saat beklettim fazla koyu olmasın yıka sonra kurut bir de ne göreyim saçım simsiyah iğrenç bir renk hemen babamı aradım gelirken bana nolurrr açık renk bir boya al die tabi babamda küllü açık sarı almış yarım saat arayla onu sürdüm hafif bir açıklık az da olsa belli oluyodu neyse ole görüşmeye gittim ama gidene kadar yolda halkımın nabzını tutuyorum saçıma bakan ne düşünüyo adamların işi yok saçımımı düşünüyo ama işte insanın başına gelmeye görsün neyse çıktıktan sonra hemen bir kozmetikçiye boya almaya... saolsun orada çalışan bayan beni pek bir motive etti ne renk boya alırsam düzelir dediğimde saçında mavi yeşil renkler var hafifte sarı bunu ne açar bilemedim dedi:)eee madem bilemedin bende bir sarı alayım en açığından boyadım yine bu sefer aralara hoşgeldin sarı gökkuşağı bir kafa ile dolaştım bir kaç gün inat ettim ben bu işi çözecem die ama olmadı yolda yürürken kuaför dükkanın önünden geçtim bi de ne göreyim boya 10 TL yuppiii hadi gir içeri oturdum koltuğa kadın geldi saçıma önerdiği renkleri soledi ne olacak sonuç dediğimde bunun daha koyusu demezmi eee bende kurtulmaya çalışıom kaç gündür peruk gibi dolaşıom ee o zaman saçına bir kaç işlem yapılacak orielle açıp boyayı atarız dedi tmm dedim ama işte 85 TL ohaaa 10 TL ye nolduu ben cimrilik yapıp kendim boyadım ama o parayı bir güzel yine ödedim ama sonuç güzel oldu saçım saçım olalı böyle eziyet görmedi ben ki bu kadar saç boyayan insan değildim ama birkaç günde orieli de hesaba katarsak 5 kere boyandı ama akıllandım bir daha mı elimi bile sürmem...

6 Kasım 2010 Cumartesi

                   BAĞLANMAYACAKSIN
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
“O olmazsa yaşayamam.” demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.

Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin onu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de
korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları…
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
“O benim.” diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan birşeylerin…
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait
olacaksın.
Mesela turuncuya, ya da pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,

Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak…